depositphotos_14094278-stock-photo-dog-listening-with-big-ear.jpg

Evcil dostlarımız, özellikle kediler sürekli bakım ve temizlik yaptıkları için kendi bakım ve temizliklerinin yeterli olduğunu zannederiz. Bu düşünce kısmen doğru kısmen yanlıştır. Dostlarımız kendi bakım ve temizliklerinin büyük kısmını kendileri yaparlar ancak bizim de destek olmamız gereken bazı noktalar vardır. Gelin bu konuyu birlikte inceleyelim.

Patili dostlarımız kendi kulak temizliklerinin ancak küçük bir kısmını yapabilirler. Kedi ve köpeklerde kulak temizliği, dostumuzun ırkına ve kulak yapısına göre değişmekle birlikte hayati önemde dahi olabilir. Peki, kulak bakımı ve temizliği nasıl yapılmalıdır? Bu konuyu ayrıntılarıyla ele alalım.

Kedilerde Scottish Fold gibi kıvrık kulaklı olan ırklarla Persian, Exotic Longhair, British Longhair gibi uzun tüylü ırklar ve köpeklerde Beagle, King Charles, Golden, Labrador gibi sarkık kulaklı ırklarda kulak temizliği ve bakımı çok önemlidir. Özellikle bu ırklarda kulak kanalı doğru havalanamadığı İçin kanalda biriken nem ve dışarı atılamayan kulak kirinin enfeksiyon başlatması olası bir durumdur. Enfeksiyonu engellemenin en kolay yolu ise doğru bir kulak bakımından geçer.

Doğru kulak bakımının ilk aşaması doğru kulak temizliğidir. Kulak temizliği için mutlaka hekiminizin önerdiği kulak temizleme solüsyonu kullanılmalıdır. Bu solüsyonların içeriği değişmekle birlikte hemen hepsinde kulak kirini kolayca eritecek yağlı maddeler ve hafif dezenfektan etkili içerikler bulunur.

Kulak temizleme solüsyonu bir parça pamuğa az miktarda dökülerek kulak kanalı nazikçe temizlenmelidir. Hekim tarafından tavsiye edilmediği sürece doğrudan kulağa dökülmemeli, kulak temizliğinde kulak çöpü, makyaj pamuğu gibi ürünler kullanılmamalıdır.

Kulak temizleme solüsyonunun fazla miktarda kullanılması ya da direkt kulağa dökülmesi kulak kanalında nem artışına sebep olur ve enfeksiyon riskini artırır. Kulak çöpü ile temizlik yapmaya çalışırken kulak kanalına ya da kulak zarına zarar verme ihtimali çok yüksektir. Makyaj pamuğu ise kulak kanalına yeterince giremediği için sadece yüzeysel temizlik yapılır ve kulak kanalında kir kalır.

Kulak içi çok hassas yapıda olduğu için sert müdahaleler ve irrite edecek girişimlerden uzak durulmalıdır. Pamuk ile nazikçe silinmeli, yavaşça masaj yaparak kirler temizlenmelidir. Uzun tırnaklı kişilerin temizlik yapmamaları ve kirlerin tırnak ile sökülmeye çalışılmaması gerekir.

Kulak temizleme sıklığı ırka ve bireye göre değişmekle birlikte genellikle 2 ya da 3 günde bir yapılmalıdır. Ancak bu süreyi minik dostunuzu tanıyan hekiminize danışarak belirlemeniz en doğrusudur. Yalnızca hekim tarafından muayene için ya da gerekli hallerde portkoton, otoskop vb aletlerle kulak içine girilmeli, evde bu tip tehlikeli davranışlardan kesinlikle kaçınılmalıdır.

Ayrıca dış kulak yolu enfeksiyonu şekillenmiş arkadaşlarımızın tedavisi esnasında kullanılan ilaç ve ürünlerden önce mutlaka kulak temizliği yapılmalıdır. Hem enfeksiyon nedeniyle artmış kulak kiri hem de bir önceki tedavide kullanılan ürünün kalıntıları temizlenmelidir. Aksi halde yeni ilaç ve ürünler kulak kanalı derisi Ve mukozasına temas edemez ve tedavi aksar.

Patili dostunuzun kulak muayenesine ihtiyacı olduğunu nasıl anlayabilirsiniz?

  • Kulağından koku geliyorsa
  • Aşırı kulak kiri oluşmaya başlamışsa ya da kirin rengi değişmişse
  • Kulak içi normalden daha kızarık bir hal almışsa
  • Kafasını sık sık sallamaya ya da kulağını kaşımaya başlamışsa
  • Kulağa dokunulduğunda ağrı belirtileri veriyorsa
  • Başını yana eğiyorsa ya da denge bozukluğu yaşıyorsa
  • Kulak arkasında, kulak kepçesinde yaralar ya da kızarıklıklar varsa

Minik dostunuzun kulak muayenesi olması gereklidir. Vakit kaybetmeden hekiminize danışmalısınız.

Son olarak uzun kulaklı dostlarımızın kulaklarını arada bir açıp bir süre havalandırmak enfeksiyonları oldukça azaltacaktır. Ayrıca hekim tavsiyesi olmadıkça sık sık banyo yaptırılmamalı, ilaç kullanılmamalıdır. Banyo yaptırılması gerektiğinde ise kulaklara su kaçırılmadığından mutlaka emin olunmalıdır.


iStock-503259289.jpg

Hepimizin severek tükettiği, stresli dönemlerimizin can yoldaşı çikolata. Bitter, sütlü, bademli, fındıklı… çeşit çeşit lezzet. Peki bizi bu kadar mutlu eden lezzetli atıştırmalığı patili dostlarımızla da paylaşabilir miyiz? Gelin bu konuyu birlikte inceleyelim.

Çikolata, dolayısıyla da kakao; Amerika’nın keşfinden bu yana tüm dünyanın severek tükettiği bitkisel bir yiyecek. İnsanlar için faydaları da yapılan her araştırmada biraz daha artıyor. Ancak bizlerden hem fizyolojik hem de psikolojik olarak farklı olan minik dostlarımıza yararlı mı zararlı mı olduğunu bilmediğimiz yiyecekler veremeyiz. Öncelikle çikolatanın içinde neler olduğuna bakmak, bunların zararlı olup olmadığını araştırmamız gerekir.

Çikolata içinde basitçe şeker, kakao ve türüne göre fındık, fıstık, üzüm vs gibi diğer yan ürünler vardır. Öncelikle şeker ile başlayalım.

Şeker, karbonhidrat grubu besinlerin en basit formudur ve etçil olan dostlarımız için düzenli olarak ya da tek seferde çok miktarda alındığında sindirim sistemi başta olmak üzere birçok organda sorunlara yol açar. Protein ve yağ sindirmek için var olan etçil midesi ve bağırsaklarına sürekli ya da çok miktarda şeker gelmesi durumunda bağırsaklar sindirim işlevini yerine getiremez ve öncelikle bağırsaklarda bulunan bakteriler bu şekeri alarak aşırı ürer ve sindirim sistemi sorunlarına neden olur. Sonrasında bu üremeler ve kana karışan fazla şeker sonucu karaciğerde, pankreasta, böbreklerde sorunlar oluşmaya başlar. Aşırı kilo alımı ve yağlanma zaten herkes tarafından tahmin edilebilir. Yani ilk bileşen olan şekerin zararları nedeniyle çikolata zararlı mı sorusunun cevabı 10 üzerinden 3 oldu bile.

Fındık, üzüm, fıstık gibi yan ürün bulunan çikolatalarda ise durum biraz daha karışık. Fındık, badem gibi kuruyemiş içerenlerde fazla kalori ve yukarıda anlattığımız durumla benzer bir tablo oluşurken üzüm gibi meyve içerenlerde işler ciddileşiyor. Kuru üzüm gibi bazı meyvelerin birkaç adedi bile yetişkin bir kedi ya da köpeği öldürebilecek kadar zehirlidir. Bu konuyu daha ayrıntılı araştırmak isterseniz üzüm makalemizi okumanızı tavsiye ederiz. Skor 5 oldu.

Gelelim çikolata ve çikolatalı tüm ürünlerin ana maddesi olan kakaoya. Kakao içerisinde kafein ve teobromin gibi vücut için uyarıcı özellikte bazı maddeler vardır. Bunlar beyni ve kalbi uyararak daha fazla çalışmasını ve çevre uyarılara daha fazla açık olmasını sağlarlar. Bizler için bu uyarıcılar sabah uykumuzun dağılması, uzun süren çalışma saatlerinde daha iyi odaklanma ya da ertesi günkü sınavı için sabaha kadar ders çalışan bir öğrenci açısından hayat kurtarıcı olsa da kedi ve köpekler için durum bu kadar iç açıcı değil. Minik dostlarımızın beyni ve kalbi bu uyarılara çok daha ciddi şekilde yanıt verir ve bu yanıtlar nedeniyle sorunlar ortaya çıkabilir. Bu sorunlar:

  • Kusma
  • İshal
  • Aşırı hareketlilik
  • Huzursuzluk
  • Nabızda artış ve düzensizlik
  • İştahsızlık
  • Karında ağrı
  • Çok su içme
  • Çok idrar yapma
  • Ateş
  • Nöbet benzeri kasılmalar
  • Titreme
  • Dil, ağız, anüs gibi pembe dokularda (mukozalarda) morarma
  • Ani ölüm

Şeklinde sıralanabilir. Bu belirtilerin her biri ciddidir ve çikolata ya da kakaolu bir ürün yemiş dostunuzda bunlardan herhangi birini görecek olursanız mutlaka veteriner hekiminize gitmelisiniz. Patili dostlara çikolata zararlı mı skoru 10 oldu. Yani sorumuzun cevabı “çikolata yani kakao kedi ve köpekler için kesinlikle çok zararlı ve ciddi şekilde tehlikeli, zehirli bir yiyecektir.”

Tüm önlemlere rağmen bir kaza olur da minik dostumuz kakao/çikolata yerse ilk yarım saat içinde hekiminize gitmeniz çok önemlidir. Ürün henüz midede iken uygulanacak tedavi en etkili olanıdır. Tedavi için birçok yöntem olsa da kesin bir panzehir olmadığı için hekiminizin tercih edeceği tedavi şekli değişkenlik gösterebilir.

Çikolata zehirlenmesinden korunmanın en emin yolu çikolatadan ve kakaodan korunmaktır. Minik dostlarımızın ulaşabileceği hiçbir yerde kakao içeren ürünler bırakmamaya azami önem göstermeliyiz.